Bugüne kadar hep başarı öyküleri anlatıldı. Ben de öyle yaptım. Girişimcilik öykümü anlattım. 2005 yılında Dünya Girişimcilik Yarışması’nda Türkiye finalisti oldum.
Üniversitelerde girişimcilik öykümü anlattım. ODTÜ’de 2011 yılında Yılın Girişimcisi seçildim.
Bazen öğrencilerde sordu.
“Hocam, hep başarılı işler mi yaptınız? Hiç başarısız olduğunuz iş yok mu?”
Bende; “Başarısızlık öykülerinin anlatılacağı bir konferans düzenlerseniz, sucuk fabrikasını nasıl batırdığımızı, Rusya’da nasıl çarpıldığımızı, Irak’tan mağaza kapatıp nasıl çıktığımızı anlatırım” dedim.
İşte anlatıyorum.
1994’te ilk ihracatımızı Arnavutluk’a yaptıktan sonra, hemen Tiran merkezli Al-da Mobileri şirketini kurmuştuk. Makedonya’da Se-do Mobilya, Bulgaristan’da Doğtaş-Bulgaria ve son olarak da Rusya’da Dog-mos yani Doğtaş-Moskova’nın kısaltılmışı…
Bir ortak bulduk kendimize. Türkiye’nin en meşhur derneklerinden birinin kurucu genel sekreteri olan (veya kendini öyle tanıtan) birisi ile ortaklık yaptık. Biz malları Moskova’ya göndereceğiz. Ortak da, gönderdiğimiz 6 TIR’ın nakliyesini ve gümrüklerini ödeyecek. Anlaşmamız bu.
Bu arada bizim kurduğumuz şirketi beklemeye aldık. Ortağın Rusya’daki şirketini ve ofisini kullanacaktık.
Biz malları gönderdik. Moskova’ya vardi. Bizim ortak ortada yok! Mallar gümrükte kalmıştı, gümrük bedellerini ödedik. TIR’ların parasını ödeyecekti, biz ödedik.
Kendi şirketinde çalışan personelin ücretini de ödemediğini sonradan anladığımız ortak ortalarda olmayınca, personelle karşı karşıya kaldık. Rus bayan müdür ile takıştık. Tartışmamız büyüyünce bana, “Cumartesi mafyam gelecek, onunla görüşürsünüz” dedi. Meğer Rusya’da herkesin mafyası varmış. (güvenlik şirketi!)
Mallar Moskova’daki mağaza ve depoya konmuştu. Bu kez de, depo sahibi bize; “Aylardır ödenmeyen kira borcunuz var” demez mi? Biz de her ne kadar “Borç bizim değil ki, biz buraya yeni geldik. Eski şirket sahibi sizi dolandırmış” dedik; ama adam bizi dinlemiyor. Kendisi de Çeçen mafyasındanmış.
Biz de gittik, Rusya’da kendimize uygun bir mafya bulduk. Cumartesi mafya temsilcileri buluştu! Sonuç alamadık. Kendi mallarımızı kaçırmaya karar verdik. TIR’ları ayarladık. Malları yüklemeye başladık ki, alarmlar çalmaya başladı. Polisler etrafımızı sardı. Kendi malımızı kaçırmaktan, başımızı belaya sokacaktık.
Neyse, uzatmayayım. Malların bir kısmını kurtardık, güvendiğimiz bir Türk firmasına teslim ettik. “Bunları sattıkça bize parasını gönderirsin” dedik.
Aylar sonra malları bıraktığımız firma bizi aradı ve malların üstüne bir de kira parası istemez mi?
Bir kazık da ondan yedik.
Canımızı kurtarmanın sevinci ile memlekete geri döndük. Ettiğimiz zararı çıkarmak için de, benzin istasyonumuzu sattık.
Yanlış bir ortakla iş yapmanın ve yanlış bir yerde yatırım yapmanın faturası bize bir benzin istasyonuna mal olmuştu.
Tecrübe neydi?
“İnsanın hayat boyu yediği kazıkların bileşkesidir”