TÜSİAD yönetimi olarak, geçen haftaki toplantıda Cizre’ye gitmeye karar vermemizin ardından, TÜSİAD’ın başkanlar konseyinde yer alan Mustafa Koç, Güler Sabancı, Ümit Boyner, Nihat Özdemir, Hamdi Akın gibi isimlerin yanında yönetim kurulu üyeleri ile birlikte yaklaşık 30 kişilik iş adamı grubu ve basın ile aynı uçakta seyahatimizi gerçekleştirdik.
Şırnak havalananındaki yapım çalışmaları nedeniyle Mardin havaalanına indik. Bir otobüse doluşarak, yaklaşık 2 saat yolculuktan sonra Cizre’ye varabildik.
Cizre’ye giderken açıkçası terör konusunda bir tereddüttüm yoktu. Ancak, Suriye sınırına yaklaşık 50 metre mesafeden yaptığımız yolculuk beni daha çok korkuttu. Yolun kenarında mayın tarlası ve tel örgüler, tel örgülerin etrafında ise 300-500 metre aralıklarla Suriye’nin asker gözetim kuleleri.
Suriye’den bir bomba atılsa bizi havaya uçurabilirdi!
TÜSİAD yönetiminde yer alan Tarkan Bey, Kadoil petrollerinin sahibi. Kendisi Cizreli olduğundan, aslında seyahatin buraya yapılmasında etkili bir isim oldu.
Yol boyunca geçtiğimiz Mardin ve Kızıltepe dışında gördüğümüz Cizre’de de evler genellikle eski ve döküntüydü.
Cizre’ye geldiğimizde 16. yüzyılda yapılmış olan Kırmızı Medrese’de toplandık. Binden fazla kişi bizi karşılamıştı. İnsanların bizi gördüklerinde yüzlerindeki umut verici bakışlar, balkonlardaki insanların alkışlamaları samimice geldi bana.
Cizre tarihinde ilk kez bu kadar büyük ölçekli şirketlerin patronları bir aradaydı.
Otobüsten indiğimizde, çiçeklerle karşılanmanın ardından, Güler Sabancı ve Ümit Boyner’i davul zurna eşliğinde halay çekmeye davet ettiler. Birlikte halaylar çekildi. Ümit Hanım’ı daha önce de “Biga” ziyaretinde, Aşağıdemirci köyümüzdeki Çerkez düğününde oynattığımız aklıma geldi.
Termometrede sıcaklığın 42 derece olduğunu gördüm.
Salona geçilince, ilk önce Cizre tanıtıldı.
İlk konuşmayı yapan TÜRKONFED Başkanı Süleyman Onatça barış sürecine katkı sağlamak için burada bulunduğumuzu söyledikten sonra, Cizre’deki yatırımların yapılabilmesi için teminat risklerinin de bankalar tarafından dikkate alınması gerektiğini belirtti. 2023 hedefine sadece zenginleşmek değil, demokratikleşme de gerekir dedi.
Şırnak Valisi de, tarihi bir gün yaşadıklarını, normalleşme sürecini paylaştığımız için teşekkür ettikten sonra, sosyal entegrasyon için eğitimin şart olduğunu belirtti. Ağalık sistemine de dokundurma yapan vali, “aklımızı başkasının cebine koymamamız lazım” diyerek çok akılcı bir konuşma yaptı.
TÜSİAD başkanı Muharrem Yılmaz ise, Kürtlerin hakları, demokratikleşme, Kopenhag Kriterleri, AB standartlarına kavuşmamız gerektiği gibi sözlerinin ardından, ” biz çözüme yatırım için buradayız ” dedi.
TÜSİAD Genel Sekreteri ise yaptığı sunumda, bölgenin büyüme potansiyeli ile ilgili çeşitli istatistikler verdi. 14 ilin olduğu 6. bölgenin yıllık yüzde 11,5 büyüme potansiyeli olduğunu ve bu büyümesi ile Türkiye’deki büyüme oranını yüzde 5,5 büyüme oranı yerine yüzde 6,2’ye çıkarabileceğini belirtti.
Ümit Boyner’i anons eden Tarkan Bey “bölgede sizi cesur yürek olarak tanırlar” dedi.
Güler Sabancı ise, kızların 18 yaşından önce evlendirilmelerine vurgu yaparak, çocukların okumaları için bölgede yaptıkları eğitim kurumlarını anlattı.
Mustafa Koç da; Koç Grubu olarak bölgeye yaptıkları yatırımları anlatarak, çözüm sürecinin önemini vurguladı.
Ben de konuşmamda; Doğtaş ve Kelebek olarak mobilya sektöründe lojistik giderlerin yüksekliğinin önemini belirtip, bu bölgede yapılacak bir yatırımda Suriye, Irak ve İran’a da ihracatın avantajlarını anlatarak yatırım konusunda araştırma yapacağımızı belirttim. Bitlis’te ki 30 MW’lik hidroelektrik santral projemizi şu ana kadar askıya aldığımızı, bölgeye güvenlik sağlanması ile birlikte 40 milyon dolarlık bu yatırımımızı gerçekleştireceğimizi belirtince, oldukça alkış aldım. Herkesi Çanakkale’ye davet ederek, oradaki şehitlikleri görmesini söyledim. 250 bin şehidimizin, Kürdüyle Çerkeziyle, Lazıyla nasıl yan yana mücadele ettiklerini görebileceklerini belirttim.
Anladığım kadarıyla bu seyahatten somut yatırım beklentileri oldukça fazlaydı. Ancak, yatırımcının önünü görmesi ve fizibilite hazırlaması gerektiğini de unutmamak gerekir.
Saat 16’da biten toplantının ardından öğle yemeğinde ev yemekleri ikram ettiler. Soğan dolmasını ilk kez yedim. Lebbeni çorbası ve perde pilavı da harikaydı.
Cizre’den mutlu ve umutlu dondum.