Ayıptır söylemesi 5-6 yıldır TÜSİAD üyesiyim. TÜSİAD’a üye olmama, BİSİAD’a ziyarete gelen Ömer Sabancı vesile oldu. Beni TÜSİAD’a davet etti. Bende üye oldum. Bu yetmezmiş gibi beni TÜSİAD yedek yönetim kurulu üyesi yaptılar. Ümit Boyner geçen seçim döneminde aradığında ”Davut, kabul edersen seni bu dönem yedek yönetim kurulu üyesi yapmak istiyoruz, bir dahaki dönem asıl olarak yönetime girersin” dedi. Ben de kabul ettim.
Ümit Hanım’la 15 yıl önceden tanışıyoruz. Cem Boyner ilk siyasete soyunduğu zaman, yeni demokrasi hareketinin başında iken, Çanakkale’de ve Biga’da düzenlediğimiz konferanslara katildi. O zamanlar yeni demokrasi hareketi olarak partileşip, partileşmemeyi konuşuyorduk. Biz de, etrafındaki diğerleri gibi, Cem Boyner’e gazı verdik ve partiyi kurdurduk. Beklentimiz, geçmişte rahmetli Özal’ın gösterdiği % 40 oy potansiyelini yakalamasaydı. İlk seçimde yeni demokrasi hareketi binde 4 oy aldı. Türkiye’de yüzde 40 aldığı tek yer ise, birlikte piknik yapmaya gittiğimiz, Çerkez düğününe katıldığımız ve gece yatıya kaldıkları, Biga’nın Aşağı Demirci Köyü’ydü.
Ara sıra TÜSİAD toplantılarında Cem Boyner ile karşılaştığımızda, bunun muhabbetini yaparız. TÜSİAD’ta, Sanayi Çalışma Komitesi’nde görev aldım. Borusan CEO’su Agah Bey başkanlığındaki komitede güzel çalışmalar yaptık. Bursa’da otomotiv sanayi ile ilgili konferans, Kayseri’de de mobilya sektörü ile ilgili konferans verdik.
TÜSİAD’a ilk üyeliği 1990’lı yılların başında düşünmüştüm. Yani 20 yıl kadar önce. Memurluktan istifa edip, ticarette biraz para kazanınca havalara girdiğimden midir? Nedir? Bilmiyorum. Ama üyelik şartlarını merak ettim. Bir de üyelik formu istedim. Şartları gördüm ve vazgeçtim.
Çünkü sıfır km, bir araba parası aidatı vardı… Neyse dedim. Biraz bekleyelim bakalım. Demek ki, 15 yıl kadar beklemişim!
Yakında yine TÜSİAD seçimleri var.
Son birkaç aydır. Üyelerle istişare toplantıları düzenleniyor. İlk toplantıda Eski Başkan Arzuhan Doğan Yalçındağ, Sabancı gurubundan Haluk Dinçer, Acıbadem Hastaneleri sahibi Mehmet Ali Aydınlar, Global Menkul Kıymetlerin sahibi Adnan Nas ve yaklaşık 10 kişi daha vardı. Bir TÜSİAD üyesi, özellikle hükümetin TÜSİAD için yaptığı konuşmalardan duyduğu rahatsızlığı dile getirip, TÜSİAD’ı sessiz kalışını eleştirdi. Arzuhan Doğan Hanım da, siyasetçilerin görevini yaptığını belirterek, biz de görevimizi yapıyoruz dedi. Yani hükümet üyelerinin siyasilerin TÜSİAD’a çattıkça pirim yapacaklarını vurguladı. Oysa, hükümete iletilen bir çok konununda dikkate alındığını ve normalde ilişkilerinin iyi olduğunu belirtti. Yapıcı bir yaklaşımda bulundu. Toplantıda yeni anayasa çalışmaları hakkında bilgiler verildi.
İkinci istişare toplantısı da aralık ayında yapıldı. Bu kez toplantıda yine 15 kişiydik. Yeni başkan adayı, SÜTAŞ’ın sahibi Muharrem Yılmaz, Güler Sabancı, Polat Enerji CEO’su, Denizbank Genel Müdürü ve yine seçkin davetliler vardı. Herkese söz verildi. Yatırımcılarının çoğu enerji sektörünede girdiklerinden söz edince, bende ”mobilyadan kazandığımız paralarla bizde son günlerin moda sektörü olan enerji sektörünede girdik” deyince gülüşmeler oldu. Gerçekten çoğu guruplar enerji sektörüne girdiğinden, ilgi çekti.
Konuşmamda özellikle reel faizlerin yüksekliğine dikkat çektim. 2001 krizinde Derviş’in, öncelikle yeniden kriz olmaması için finans sektörünün güçlenmesi gerektiği, daha sonra ise sanayi kesiminin güçleneceğini belirttiğini hatırlattım. Sonra da , ”bankacılık 10 yıldır çok güçlendi. Faizler halen yüksek, artık reel sektör gelişmeli, bankacılar kardan fedakârlık yapmalılar” deyince, Denizbank genel müdürü Hakan Ateş itirazda bulunarak, faizlerin yüksek olmadığını savundu. Başkan adayı Muharrem Yılmaz da beni destekleyerek, global piyasalara göre faizler halen yüksek dedi.
Konuşmamda ”banka sahiplerinin üyesi olduğu TÜSİAD’ta benim banka faizleri yüksek demem ne kadar doğrudur bilemem” deyince Akbank sahibi Sabancının da tebessüm etmesi hoştu..
Son toplantının ağırlıklı konusu da, Avrupa birliği üyelik sürecimizin uzaması oldu. Bu konuda da sıra bana gelince Başbakanın konuşmasını hatırlattım.
”Biz Kopenhag kriterlerini yerine getiririz. Avrupa birliğine alırlarsa, alırlar, almazlarsa bizde adını Ankara kriterleri koyarız, yolumuza devam ederiz.”
Ne diyelim?
Başbakan haklıdır.
Başbakan her zaman haklıdır.
Başbakanın haksız olduğu durumlarda, yukarıdaki maddeler uygulanır.